27 Aralık 2013 Cuma

Out of the Furnace

Bugün sokak dünyasının karanlık yüzünü hatırladım. Gece ıssız bir yolda yürürken, hissettiğimiz duygu var ya!  O An yer yüzündeki bütün seslerin bass gücü yükselir, her şeyi duyarız hani... Korkarız...
Bugün anlatacağım filmde de bu isimsiz korkuyu hissettim.

Out of the Furnace
IMDB Puanı: 7.1/10
Tür: Suç, Dram, Gerilim
Yönetmen: Scott Cooper
Oyuncular: Christian Bale,
Casey Affleck, Zoe Saldana
Willem Dafoe, Woody Harrelson
Süre: 1 saat 56 dakika


Christian Bale'in Out of the Furnace'inden bahsedeceğim. İzlerken bir gerilim filmi için çok fazla gözümü kapadığım ya da ekrana elimi koymama neden olan filimden. Belki erkek izleyiciler için farklı olabilir ama bayanlar için bu gerilim; tehlikesi uyarı verebilir.

Christian Bale'in başrolünde oynadığı filmde; Bale'in karizması ve şuh sesine fena kapılacaksanız. Geçmişten tanıdık, tekrara düşen hal ve tavırları olsa da, Bale, perdeye çok yakışıyor ve seyirci O ne sunsa alkışlıyor.
Suç ve gerilim türü sevenlerin zevk alacağın inandığım filmin yönetmeni Scoot Cooper. Cooper, Amerikan hikayelerinde, Avrupa konsepti sergilemeyi seviyor. Yeni kuşak izleyicilerin beklentilerini bilerek, merak duygusu üzerine yoğunlaşan Cooper; Out of the Furnace'de gerilimi kendi üslûbu ile aktarmış.
Madem gerim gerim gerildin, niye izledin diye sualler gelebilir. Filmin en lezzetli sezgisi de bu. İzlemek ve izlemek...
Bu kirli dünyada temiz kalbiyle hayatta kalmaya çalışan bir abinin;  kaybolan kardeşi ve adaleti arayışını izleyeceksiniz. Aşkın egoistliğine üzülecek ve kızacak, ailenin tek doğru olduğunu hatırlayacaksınız.
2013 yapım, taze bir lezzet sunmak istedim size. Dram, tehlike ve  yüksek eforda gerilim. Kesintisiz sinema zevki ile...

24 Aralık 2013 Salı

Last Vegas

biricit conus blogunda yer alan  "2013'ten Neler Öğrendim" başlığı ile beni mimlemiş.

Öncelikle teşekkür ederim.

2013 öğrenimlerimi bir film ile sizlere anlatacağım. Bu yıl öğrendiklerimin çoğu sınıfta kaldığım için tekrar derslerini içerdi :) Bu sebeple hissettiklerimi konuşalım. Koşma hissi. Kaçırdıklarımı kovalamak için...

 

Last Vegas
IMDB Puanı:6.9/10
Tür:  Komedi
Yönetmen: Jon Turteltaub
Oyuncular:  Michael Douglas,    
Robert De Niro, Morgan Freeman, Kevin Kline
Süre:1 saat 45 dakika


Sinemada benim türüm komedidir. Benim ruhum komedidir. Eğlenmeyi, gülmeyi, doyasıya gülmeyi severim. Beni güldüren her şeyi severim.

Last Vegas'ı da çok sevdim. 2013 yılının en iyi en eğlenceli yapımlarından olan Last Vegas, yıldızlar geçidi kadrosuyla daha afişi görür görmez bana bileti aldırmıştı.

Amerikan sinemasında mekanı Las Vegas olan her film tutar görüşü var. Haksız da değiller. İhtişam, zevk, para, şöhret... Las Vegas bu dünyadan değil!

Last Vegas'ı 4 süper yıldız eşliğinde izlerken, şurada 40 yılın falan kaldı.  The end olmadan, başlangıçları yaşa dedim kendime. Hıı bir de Şu Las Vegas'ı görmeden ölme :)

Filmin fragmanını paylaşmak isterim, eğlenceye biraz renk verelim :

Esasen filmin öyküsü ezberlenmiş bir mevzu. Senarist değil aktörler hikayeyi yazmış gibi. Onlar olmasa bu kadar keyifli olmaya bilirdi.

Filmin ele aldığı konu işe şöyle : Billy (Michael Douglas), Paddy (Robert De Niro), Archie (Morgan Freeman) ve Sam ( Kevin Kline ) çocukluk arkadaşıdırlar. Ekibin gözde ve tescilli bekarı Billy genç sevgilisi ile evlenmeye karar verir. Bu kararı kutlamak için bu çılgın dörtlü bekarlığa veda partisi için Las Vegas’ın yolunu tutar. Gençliklerini hatırlamak ve ruhlarını eğlendirmek istemektedirler. Ve kaçırdıkları bir çok şeyi yakalamak... Onların bu eğlencesine dilerseniz siz de filmi izlerken eşlik edebilirsiniz.  

Tekrar teşekkürler...

23 Aralık 2013 Pazartesi

Mary and Max


"Akrabalarımız Tanrıdan gelir. Çok şükür arkadaşlarımızı kendimiz seçebiliriz." Ethel Mornford


Film bu sözle son bulur...  Mary and Max çocukluk, yalnızlık ve arkadaşlık üzerine başarılı bir animasyon.


Mary And Max
IMDB Puanı:8.2/10
Tür: Animasyon, Dram, Komedi
Yönetmen: Adam Elliot
Seslendirme: Philip Seymour Hoffman,
Eric Bana, Toni Collette
Müzik: Dale Cornelius
Süre: 1 saat 20 dk


Mary ile Max, Avusturalya ve Amerika arasında sadece mektup ile iletişim kuran, aralarındaki yaş farkına rağmen birbirlerini çok iyi anlayan iki arkadaştır. Mary, ilgisiz bir ailede büyüyen, çevresinde hiç arkadaşı olmayan meraklı ve iyi kalpli bir kızdır. Avusturalya'da yaşayan Mary, yalnızlıktan çok sıkılır ve bir gün postahaneden bulduğu adres ile ABD'deki Max'e mektup yazmaya başlar. Max, Mary'e göre çok yaşlıdır. Ama O da yalnızdır. Mary'in mektubu Max'in hayalindeki arkadaşı gerçekleştirmesini sağlayacaktır.

Mektuplarında birbirlerine yazdıkları hayat hikayeleri ve beklentileri aslında bir çoğumuzun gizli saklı yalnızlıdır. Mizahi yaklaşımının yanında, animasyonla anlatılan bir insan öyküsü Mary and Max.

Hiç sıkılmadan duyguların konuşmasını  izleyecek ve belki de kendi yalnızlığınızı bulacaksınız. Belki de telefona sarılacak ve sizi anlayan biri ile konuşacaksınız. Belki kalemle, belki sesle, belki telefonun mesaj bölümüyle...

Karşılıksız duygularla sahip olunan bir arkadaşlık, insanın sahip olacağı en büyük hediyelerden biri değil mi? Aşkta bile arkadaşlığı aramıyor muyuz? 

Mary ve Max dublajlı da Türkçe seslendirmeli de bulabileceğiniz bir yapım. İkisi de çok başarılı. Sadece orijinal dilin daha derin hissetmenize neden olabileceğini söyleyebilirim. Filmde oldukça meşhur sesleri kullanmışlar. Çok doğal olmuş.

Film öyle duygular yükledi ki bana,  bir ara animasyon mu değil mi unuttum. Fazlasıyla duygusal ve yalın.

Ana tema mektuplaşma olduğuna göre filme konuşmalar hakim.

 "... Kendimi bütün kusurlarımla kabul etmeliymişim ve bu kusurlarımızı kendimiz seçemeyiz. Onlar bizim birer parçamız ve onlarla beraber yaşamak zorundayız." dedi bir sahnede Max. Max, biraz uçuk bir karakter. Ama söyledikleri hakikat...

Film evde bir arkadaş grubuyla izlenebilir. Hem etkisi de kitlesel olur :) 

Kişisel Kişisel Kişisel Not : Bir mektup arkadaşı fena olmaz mıydı?

22 Aralık 2013 Pazar

Yerçekimi / Gravity



IMBD En iyi 250 film listesine girebilen 2013 yapımı bir film ile karşınızdayım.

Yerçekimi  / Gravity
IMDB Puanı: 8.4/10
Tür: Bilim Kurgu, Dram
Yönetmen: Alfonso Cuarón
Oyuncular: Sandra Bullock, George Clooney
 Süre: 1 saat 31dakika

Filmden çok etkilendim ve bu etki altında klavyenin tuşlarına hemen basmaya başladım. Açıkçası filmi sinemada neden izlemedim diye düşündüm. Muhteşem efektler, hayallerimizde bile yer almamış görüntüler en az 10  metre büyüklüğünde bir perdede izlenmeliydi. Dolby digital surround ses sistemi ile uzayın akışının sesi  duyulmalıydı. Artık evde izleyeceğimize göre 5+1 ses sistemi şart oldu.

Ben Bilim kurgu türünü pek takip etmem. Bunun en büyük sebebi gerçekten uzaklaşması, hayalin insanlığa uyarlanmayışıdır. Ancak "Yer çekimi / Gravity" adlı film, NASA astronotların uzaydaki çalışma hallerini gösteriyor. Bizim bilmediğimiz ancak bir kaç insanın bilebildiği gerçek bir yaşamı anlatıyor.

Bu gerçeklik filmin en çekici hali. Hem astronotluğa özendiren hem de bu hayalden uzaklaştırabilecek bir hikayesi var. Bu yaklaşım sizin ideallerinizle şekillenecektir.

Filmde senaryodan çok sahneler kaldı aklımda. Uzay,  Evren, Dünya, Güneş... Ne muhteşem!

Film sahip olduklarımıza tekrar hayran  kalmak ve şükretmeyi anlamak için önemli mesajlar da içeriyor.





    

Etkileyen senaryodan çok uzay ve teknolojinin gücü olsa da, filmin senaryosunu paylaşmak isterim:
George Clooney (Matt Kowalski), uzay yürüyüşü rekoru kırmak isteyen bir astronottur. Sandra Bullock (Ryan Stone) ise hem astronot hem de tıp doktoru olan zeki bir kadındır. Uzaydaki çalışmalar devam ederken, Rusya'nın kendi uydularını parçalaması sonucu oluşan bir patlama; kendilerinin ve mürettebatın hayatlarının tehlikeye girmesine neden olur. Dünya'ya dönüş ve kurtuluş nasıl olacaktır?

Bilim Kurgu çizgisinde hem bir kurtuluş ve hem de kahramanlık hikayesi olan Yer Çekimi, kusursuz ve yüksek teknolojili altyapısıyla tarihin en iyi filmleri arasında yerini alıyor. İki ünlü oyuncunun başrolünde yer aldığı bu film, bir Pazar akşamına çok yakışacaktır.


18 Aralık 2013 Çarşamba

The Best Offer / En İyi Teklif / La Migliore Offerta



   The Best Offer / En İyi Teklif / La Migliore Offerta

IMDB Puanı: 7.8/10
Tür: Suç, Dram, Romantik
Yönetmen: Giuseppe Tornatore
Oyuncular: Geoffrey Rush,
Jim Sturgess, Sylvia Hoeks
Süre: 2 saat 11dakika

"Her sahte sanat eserinde her zaman orijinal bir şey saklanır." diyor esas kız Claire filmde. Sanatın içinde, sanatın her dalından ısırık almış, gizemli bir filmle karşınızdayım bu sefer. The Best Offer.

Başlamadan önce size bir sorum olacak. Sanat nedir? Sanatı nasıl tarif edersiniz? İki saniye düşünün. Sanatın tanımını yaptınız mı hiç? Şimdi ya da önce... İfade etmek çok zor değil mi? Çünkü sanat her yerde. Sanat bağımsız. Gizemli ve zor. The Best Offer ile sanatın tarifi daha da zorlaşacak. Çünkü sanat tüm gizemi ile karşımızda.
Filmde, zamanın yolculuk eden nesneleri antikaların ve müzayedenin lüks yaşamını izliyoruz. İlgi alanınıza girmese bile gözlerinizde bir parıltı olacak. İhtişamdan gözlerinizi ovuşturacaksınız.
Özendirici bir etkisi var filmin. "Ben de 18. yüzyıldaki yapıtları tanımak istiyorum. Ben de hikayesini bilmek istiyorum." dedirtiyor. En azından ben dedim ve diyecek bir kaç daha kişi biliyorum :)
Warner Bros İtalya yapımcılığında çekilen filmin ruh hali de karışık. Ne demek bu? Çekimde, hem Amerikan hem de İtalyan bakış açısı var demek. Sinemacılığın Amerikan kalitesi ve İtalyan hisleri var demek. Hem gerçekler hem de ifade edemediğimiz kaygılar var. Film, İtalyan şehveti ve Amerikan küstahlığıyla çekilmiş... Artık filmler eskisi gibi çekilmiyor zaten. Demir adamlar, demir psikolojiler yok. Duygular hakim. Değişimler, gel gitler... Psikilojik tür hakim. Senaryonun ana teması Agorofobik (açık alan fobisi) hastalığı üzerine çekilmiş. Hem psikiyatri hem de doğal bir yaşamın parçası olan davranışlar ile bizlere sunulmuş. Oyuncunun hislerini içimde hissettim...
Ayrıca oyuncuların baskın ses tonlarının mimiklerinin önüne geçtiğini görüyoruz. İşte İtalyan etkisi burada ortaya çıkıyor. Sahneleri şiir gibi duyacaksınız.

Peki konusu  ne?

Esas adam Geoffery Rush filmdeki adı ile Virgil Oldman, zengin ve ünlü bir antikacı. Bununla beraber açık artırmalar yönetiyor. Sylvia Hoeks yani  Claire ise kendisine bir villa ve içindeki değerli antika eşyaların miras kaldığı bir genç kız. Ve bu genç kızda agorofobik hastalığı mevcut. Claire bir gün Virgil Oldman’ı telefonla arıyor ve evdeki değerli sanat eserlerinin satışı için yardım istiyor. Bu ikili arasındaki hikayede böylece başlıyor.

2013 en iyi yapımlarından gizem dolu The Best Offer'ı mutlaka izleyin.

17 Aralık 2013 Salı

Arthur Newman

Garip filmler vardır. Fazla adlandıramazsınız. Garipti, garip dersiniz. Yazımın konusu da böyle bir filime ait : Arthur Newman !



IMDB Puanı: 5.6/10
Tür: Dram, Komedi
Yönetmen: Dante Ariola
Senaryo: Becky Johnston
Oyuncular: Colin Firth,
Emily Blunt, Anne Heche
Süre: 1 saat 41dakika

Colin Firth'in başrolünde oynadığı film, 2012 yapımı. Biraz daha yakın, biraz daha günümüzden bir yapım.
Bilirsiniz, ismi yapımın önüne geçen oyuncular vardır. Colin Firth onlardan biri. Bu tarz yıldızların yanında, filmin türü ve diğer oyuncu önemsizdir. Arthur Newman'i izlerken Colin Firth beni yanıltmaz dedim. Size rahatlıkla söyleyebilirim ki yine senaryonun önünde koştuğu, sözü ağzımdan aldığı bir oyunculuk sergilemiş. Hayranlıkla izledim.

Başta bahsettiğim üzere; Arthur Newman ağızda garip bir tat bırakıyor. Zihinde ise kalıcı ve etkili. Sanki tadı sonradan çıkıyor. Düşündükçe içimize işleyen özlü sözler var ya, onlar gibi güçlü.
Hikaye; geçmişte ünlü bir golfçü olan şimdi ise kargo şube yöneticisi olan Wallace'ın kendisini ölü gibi göstermesini anlatıyor. Wallace, Arthur Newman kimliğiyle yaşamak üzere planlar yapıyor ve filmi başlatıyor...
Kimlik bunalımı, kendini arayış ve hayattan beklentiler ile ilgili bir çok sorunun cevabını kendi kendimize verebileceğimiz garip bir film Arthur Newman. Aşkı da bu sorular ışığında ele almış.

Bu arada Esas kız Emily Blunt'da güzelliği ile büyülüyor...


Benzer sorular varsa kafanızda, özellikle izlemenizi tavsiye ederim.
İyi Seyirler...

16 Aralık 2013 Pazartesi

Across the Universe



Hayatınıza Beatles eşlik edebilir mi? Sözlerini değiştirin ve Beatles'ın söylediklerine söz verin...

İlk yazım, Paralel Evren / Across The Universe isimli film üzerine olacak.

IMDB Puanı: 7.3/10
Tür: Macera, Fantastik, Müzikal
Yönetmen: Julie Taymor
Oyuncular: Evan Rachel Wood,
Jim Sturgess, Joe Anderson
Müzik: John Lennon, Paul McCartney,
Jim Sturgess, Secret Machines, Bono
Süre: 2 saat 13dk

İngiltere'den gemiye atlayıp kayıp babasını aramak üzere Amerika'ya giden Jude macerayı başlatıyor ve yönetmen plağı çalıyor...

Film, giriş sahnesinden itibaren merak uyandırıyor. Konuşmalar başlayınca daha da ilginçleşiyor. Filme İngiliz aksanı hakim. Bence bu Hollywood'un klasik çizgisinden uzaklaşmak için de bir fırsat.
Saniyeler ilerlerken ve ben bunları düşünürken kulağıma fısıldayan Beatles sözleri... Tanrım, film şimdi başlıyor değil mi?
Filmin Başrolünde Beatles, senaryoda şarkılar var. Hayatın kendisi, Beatles'ın gerçeği gibi hem kahkaha hem de göz yaşı var.

There will be an answer, let it be...

Kaptırmış izlerken; Beatles'ın şarkılarını dinlerken, kendi kendime güldüm bir an..."Ben de Hippi olmak istiyorum!" dedim. Böyle de bir etkisi var senaryonun.

Yönetmen, 1960'ların  toplumsal yapısını, gençlerini ve siyasi gelişmeleri başarıyla anlatmış. Aşkı ise Beatles'ın duyguları ile doğal bir biçimde işlemiş.

Kısacası bizden değil ama hayallerimizden bir film. 60′lı yılların mücadeleci dünyasını, aşkı ölümsüzce yaşayışını, Beatles‘in eşsiz müzikleriyle izlemek isterseniz;  Across The Universe'ı izleyin.

Teşekkürler.